1 Kasım 2013 Cuma

Bu kadın gerçekten çok samimi! "Duygu Canbaş röportajı "




-Her risk bir tecrübe kazandırır haliyle.. Sizin de 10 yılı aşkın bir ekran tecrübeniz var… Kazandığınız tecrübeler, aldığınız risklere değdi mi ?

İşim başlı başına her saniyesi ile riskleri de beraberinde getiriyor zaten. Belki de bu yüzden bu kadar seviyorum işimi.  Aslında ekran tecrübem 10 yılı çoktan  aştı. Çocukluktan beri ekran önünde, mikrofon başındayım.  Her yayın bir riskti, bu yüzden de her yayın bitişi bir tecrübe oldu elbette. Ama her zaman söylerim, bu işte tecrübe de bir yere kadardır. Üzerinden 30 yıl da geçse her dönen jenerik yepyeni bir heyecanı, yeni bilinmezleri, dolayısıyla yeni riskleri de beraberinde getirir. Bu yüzden ekran önünde olup da 'ben oldum artık' demek belki de yapılabilecek en büyük hatadır. 

-Boşlukları doldurmanızı istesem…

**Şimdi ki aklım olsa ……… riskini göze almazdım
Şimdiki aklım şimdiki yaşadıklarımın bir yansıması... O zamanki aklım da o zamankilerin... Hiç bir zaman ah, vah, keşke demem... Çok istiyorsam kolları sıvar, yaparım. 

**Vay be Duygu! İyi ki …….. riskini göze almışım ​
İyi ki bir Ankaralı olarak her şeyi geride bırakıp İstanbul'a gelme riskini göze almışım. Bir gecede karar verdim, uyguladım. İstanbul'da Ankaralı olmak daha güzel... 

-Tek düze bir tabirdir bence  “Ekranların sevilen yüzü ! “ Peki sevilmek adına     sürekli iyi görünmek, bu yormadı mı sizi? Yüz makyajı tamam da ruh makyajlarınız neler oldu bu hayatta?

Hiç sevilmek için güzel görünmek, beğensinler diye iyi görünmek gibi bir çabam olmadı. Bence bu çok daha yorucu. Ve kimileri için ne yapsa nafile :) Beni tanıyanlar çok iyi bilir, ekranda ne isem, dışarıda da öyleyim ya da dışarıda nasılsam ekranda da aynı.. Tabii ki işin gereği saçtı, makyajdı ben de yapıyorum, yaptırıyorum ama zamanımın çoğunu da onun üzerine kurgulamıyorum. Hatta bazen dışarıda çok komik şeyler de oluyor. Son olarak feribotta, kahve almaya çalışırken adamcağızın biri 'bu ses! bu ses! diye etrafımda dönüyordu ama çoluk çocuk o anki tipimi hiç bir şeye benzetemediği için iyice düğüm oldu zavallı.. 

-TRT, TV8, NTV ve son olarak HABERTÜRK TV’desiniz. Çalıştığınız her bir yayın kuruluşu için vurucu kelimeler istiyorum sizden…

Hımmmmm... Bu soru da bir risk gibi geldi bana ama neyse:)
TRT- Okulum... ( Yetiştiğim dönemdeki TRT'den söz ediyorum )
TV8 - Haberde ilk adresim, ilk adımlarım...
NTV - Dolu dolu 8 yılım... 
HABERTÜRK - Doğumdan sonra yeniden doğuşum... 

-Gezi parkı protestolarında haber kanallarına ve basın mensuplarına yönelik eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?

Apartmanda her akşam kocasından şiddet üstüne şiddet gören bir kadın,,, 'aman bizi ilgilendirmez, kadının da ne olduğunu ne yaptığını biliyor muyuz sanki' diyebilen;  körleri, sağırları oynayan komşular. Bir maymun, iki maymun, üç maymun... 

-Peki, Gezi Parkı protestoları ve sonrasındaki süreci siz nasıl yorumladınız?

Gezi parkı protestoları o kadar çok şeyi açığa çıkardı ki!.. Her birine birer açılım süreci olsaydı ne kadar sürerdi bilmem! Bu yüzden işin hep kazanımlar kısmından bakmayı tercih ediyorum. Ancak orantısız şiddet görüntülerinin hafızamıza kazındığı da bir gerçek. Neden sorusunun karşılığı ben de yok. 

-İkizler büyüdü ve biri gazeteci diğeri televizyon programcısı olmak istediğini söyledi…

İkiz mi??? Allah olanlara sabır versin.. Bizim tayfanın biri bir, biri dört yaşında... Oğullarım için dileğim, her ne olurlarsa olsunlar mutlu olsunlar. Mutlu olmadıkları işi yapmasınlar, mutlu olmadıkları yerde hiç durmasınlar... 

-Milyonların gözü önünde sürekli konuşmak ve hiç hata yapmamak… Yazarken bile zorlanıyor insan.. Sizin de hassas yaklaşmak isterken sürç-i lisan ettiniz bir takım hadiseler yaşandı. Fakat bir anda art niyetli insanlar tarafından çok farklı kutuplara çekildiniz..  Neden sizce?

Bir kaç kişi ya da milyonlar, farketmez. Konuşurken hata yapmayayım derken sayının hiç bir önemi yok. Aslında bu araba kullanmak gibi birşey. Şimdi frene basmalıyım, vites değiştirme zamanı geldi diye düşünmezsiniz, davranışlarınız otomatikleşir bir süre sonra. Konuşurken de öyle. Şu sözcüğü şöyle söylemeliyim, şu vurguyu şöyle yapmalıyım diye düşünmezsiniz. Ama bazı konularda elbette seçtiğiniz sözcüklerin büyük önemi var. Aklınızın köşesinden dahi geçmeyen anlamlara çekilebilir çünkü söyledikleriniz. Benim de başıma geldi. Van depreminde ağzımdan çıkan bir cümle bambaşka anlamlara çekildi. Ne faşistliğim kaldı,, ne halk düşmanlığım.. Öğrencilerime hep ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun derim . O an benimki de duymamış, ekrandan yanlış anlaşıldığım için özür diledim. Ama sosyal medyada linç kampanyası çoktaaaan başlamıştı bile. Hala da bitmiş değil. Üstelik çoğu kendi bahçelerinde dal olamamış. Gelmiş benim bahçemde ağaçlık taslıyorlar. Beni suçlayanlar 'BUNUN yaşamaya bile hakkı yok' diyebilecek kadar insancıl, sevgi dolu, demokrat!!! Ne yapabilirim? #direnduygu  :) Ben yüzyüze iletişimden hoşlanan, konuşurken karşımdakinin gözünün içine bakmayı seven biriyim. Öyle bilgisayar başında saatlerce zaman geçiremem. Sırf bu yüzden yıllarca sosyal medyada varlık göstermeye karşı çıktım. İtiraf ediyorum çok keyifli.. Gezi sürecinde önemini de gördük.. Ama yine de klavyenin arkasında kimliğini gizleyerek, acımasızca, fütursuzca, küfür kıyamet gidebilmenin özgürlükle açıklanabilir bir yanı olamaz. 

-En son maaile ne yaptınız ?

 Ailem benim herşeyim. Onlarla her anım anlatmaya değer! Son olarak maaile, çocuklar, büyükler, köpeklerimiz, kardeşim, canım yeğenim hep beraber yolculuğa çıktık... 

-Türkçenin doğru kullanılması konusunda oldukça dikkatli bir duruşunuz var.. Kitap çıkarmak ya da verdiğiniz özel eğitimlere devam etmek gibi düşünceleriniz var mı ?

Türkçe'yi doğru kullanmak, bildiklerimi paylaşmak benim en büyük görevim. Gerçekten çok değerli öğretmenlerim oldu meslek hayatım boyunca. Onlardan öğrendiklerimi ulaşabildiğim herkese aktarmak en büyük hedeflerimden biri. Zaten işyerimde de çevremdeki herkes bu konudaki hassasiyetimi bildiği için gelir danışır, ben de mümkün olduğu kadar yardımcı olmaya çalışırım. Bu yüzden ders de vereceğim, umarım bir gün kitap da yazacağım. 

 -“İmkanlar yeteneksizlerin koltuk değnekleridir” diye çok sevdiğim bir söz var. Bu sektör de imkan ve yetenek dengesini nasıl görüyorsunuz?  

Yeteneğin varsa bir yere gelmemen mümkün değil. Yeteneğin az ama çalışkansan o hedefe yine ulaşırsın. Sadece sana altın tepside sunulmuş imkanlarla bu sektördeysen çekirge bu! Bir sıçrar, iki sıçrar.......

-Sitemiz medyaalemi.com  hakkındaki görüşlerinizi kısaca alabilirsem..

 Medya sitelerini mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Medya Alemi de o sitelerden biri. Tabii bir çok sitede aynı haberleri, aynı cümlelerle, hatta aynı hatalarla görüyoruz. Bu yüzden yazarlar daha da önem kazanıyor. Tercihinizi yazarlar belirliyor.  Medya Alemi'ne başarılı uzun yıllar diliyorum.