-Her risk bir tecrübe
kazandırır haliyle.. Sizin de 10 yılı aşkın bir ekran tecrübeniz var…
Kazandığınız tecrübeler, aldığınız risklere değdi mi ?
İşim başlı başına her
saniyesi ile riskleri de beraberinde getiriyor zaten. Belki de bu yüzden bu
kadar seviyorum işimi. Aslında ekran tecrübem 10 yılı çoktan aştı.
Çocukluktan beri ekran önünde, mikrofon başındayım. Her yayın bir riskti,
bu yüzden de her yayın bitişi bir tecrübe oldu elbette. Ama her zaman söylerim,
bu işte tecrübe de bir yere kadardır. Üzerinden 30 yıl da geçse her dönen
jenerik yepyeni bir heyecanı, yeni bilinmezleri, dolayısıyla yeni riskleri de
beraberinde getirir. Bu yüzden ekran önünde olup da 'ben oldum artık' demek
belki de yapılabilecek en büyük hatadır.
-Boşlukları doldurmanızı istesem…
**Şimdi ki
aklım olsa ……… riskini göze almazdım
Şimdiki aklım şimdiki
yaşadıklarımın bir yansıması... O zamanki aklım da o zamankilerin... Hiç bir
zaman ah, vah, keşke demem... Çok istiyorsam kolları sıvar, yaparım.
**Vay be Duygu!
İyi ki …….. riskini göze almışım
İyi ki bir Ankaralı olarak
her şeyi geride bırakıp İstanbul'a gelme riskini göze almışım. Bir gecede karar
verdim, uyguladım. İstanbul'da Ankaralı olmak daha güzel...
-Tek düze bir tabirdir bence “Ekranların sevilen
yüzü ! “ Peki sevilmek adına sürekli
iyi görünmek, bu yormadı mı sizi? Yüz makyajı tamam da ruh makyajlarınız neler
oldu bu hayatta?
Hiç sevilmek için güzel
görünmek, beğensinler diye iyi görünmek gibi bir çabam olmadı. Bence bu çok
daha yorucu. Ve kimileri için ne yapsa nafile :) Beni tanıyanlar çok iyi bilir,
ekranda ne isem, dışarıda da öyleyim ya da dışarıda nasılsam ekranda da aynı..
Tabii ki işin gereği saçtı, makyajdı ben de yapıyorum, yaptırıyorum ama
zamanımın çoğunu da onun üzerine kurgulamıyorum. Hatta bazen dışarıda çok komik
şeyler de oluyor. Son olarak feribotta, kahve almaya çalışırken adamcağızın
biri 'bu ses! bu ses! diye etrafımda dönüyordu ama çoluk çocuk o anki tipimi
hiç bir şeye benzetemediği için iyice düğüm oldu zavallı..
-TRT, TV8, NTV ve son olarak HABERTÜRK TV’desiniz.
Çalıştığınız her bir yayın kuruluşu için vurucu kelimeler istiyorum sizden…
Hımmmmm... Bu soru da bir
risk gibi geldi bana ama neyse:)
TRT- Okulum... ( Yetiştiğim
dönemdeki TRT'den söz ediyorum )
TV8 - Haberde ilk adresim,
ilk adımlarım...
NTV - Dolu dolu 8
yılım...
HABERTÜRK - Doğumdan sonra
yeniden doğuşum...
-Gezi parkı protestolarında haber kanallarına ve basın
mensuplarına yönelik eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?
Apartmanda her akşam
kocasından şiddet üstüne şiddet gören bir kadın,,, 'aman bizi ilgilendirmez,
kadının da ne olduğunu ne yaptığını biliyor muyuz sanki' diyebilen;
körleri, sağırları oynayan komşular. Bir maymun, iki maymun, üç
maymun...
-Peki, Gezi Parkı protestoları ve sonrasındaki süreci siz nasıl
yorumladınız?
Gezi parkı protestoları o
kadar çok şeyi açığa çıkardı ki!.. Her birine birer açılım süreci olsaydı ne
kadar sürerdi bilmem! Bu yüzden işin hep kazanımlar kısmından bakmayı tercih
ediyorum. Ancak orantısız şiddet görüntülerinin hafızamıza kazındığı da bir
gerçek. Neden sorusunun karşılığı ben de yok.
-İkizler büyüdü ve biri gazeteci diğeri televizyon programcısı olmak
istediğini söyledi…
İkiz mi??? Allah olanlara
sabır versin.. Bizim tayfanın biri bir, biri dört yaşında... Oğullarım için
dileğim, her ne olurlarsa olsunlar mutlu olsunlar. Mutlu olmadıkları işi
yapmasınlar, mutlu olmadıkları yerde hiç durmasınlar...
-Milyonların gözü önünde sürekli konuşmak ve hiç hata
yapmamak… Yazarken bile zorlanıyor insan.. Sizin de hassas yaklaşmak isterken
sürç-i lisan ettiniz bir takım hadiseler yaşandı. Fakat bir anda art niyetli
insanlar tarafından çok farklı kutuplara çekildiniz.. Neden sizce?
Bir kaç kişi ya da
milyonlar, farketmez. Konuşurken hata yapmayayım derken sayının hiç bir önemi
yok. Aslında bu araba kullanmak gibi birşey. Şimdi frene basmalıyım, vites
değiştirme zamanı geldi diye düşünmezsiniz, davranışlarınız otomatikleşir bir
süre sonra. Konuşurken de öyle. Şu sözcüğü şöyle söylemeliyim, şu vurguyu şöyle
yapmalıyım diye düşünmezsiniz. Ama bazı konularda elbette seçtiğiniz
sözcüklerin büyük önemi var. Aklınızın köşesinden dahi geçmeyen anlamlara
çekilebilir çünkü söyledikleriniz. Benim de başıma geldi. Van depreminde ağzımdan
çıkan bir cümle bambaşka anlamlara çekildi. Ne faşistliğim kaldı,, ne halk
düşmanlığım.. Öğrencilerime hep ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun derim . O an
benimki de duymamış, ekrandan yanlış anlaşıldığım için özür diledim. Ama sosyal
medyada linç kampanyası çoktaaaan başlamıştı bile. Hala da bitmiş değil.
Üstelik çoğu kendi bahçelerinde dal olamamış. Gelmiş benim bahçemde ağaçlık
taslıyorlar. Beni suçlayanlar 'BUNUN yaşamaya bile hakkı yok' diyebilecek kadar
insancıl, sevgi dolu, demokrat!!! Ne yapabilirim? #direnduygu :) Ben
yüzyüze iletişimden hoşlanan, konuşurken karşımdakinin gözünün içine bakmayı
seven biriyim. Öyle bilgisayar başında saatlerce zaman geçiremem. Sırf bu
yüzden yıllarca sosyal medyada varlık göstermeye karşı çıktım. İtiraf ediyorum çok
keyifli.. Gezi sürecinde önemini de gördük.. Ama yine de klavyenin arkasında
kimliğini gizleyerek, acımasızca, fütursuzca, küfür kıyamet gidebilmenin
özgürlükle açıklanabilir bir yanı olamaz.
-En son maaile ne yaptınız ?
Ailem benim herşeyim.
Onlarla her anım anlatmaya değer! Son olarak maaile, çocuklar, büyükler,
köpeklerimiz, kardeşim, canım yeğenim hep beraber yolculuğa çıktık...
-Türkçenin doğru kullanılması konusunda oldukça
dikkatli bir duruşunuz var.. Kitap çıkarmak ya da verdiğiniz özel eğitimlere
devam etmek gibi düşünceleriniz var mı ?
Türkçe'yi doğru kullanmak,
bildiklerimi paylaşmak benim en büyük görevim. Gerçekten çok değerli
öğretmenlerim oldu meslek hayatım boyunca. Onlardan öğrendiklerimi
ulaşabildiğim herkese aktarmak en büyük hedeflerimden biri. Zaten işyerimde de
çevremdeki herkes bu konudaki hassasiyetimi bildiği için gelir danışır, ben de
mümkün olduğu kadar yardımcı olmaya çalışırım. Bu yüzden ders de vereceğim,
umarım bir gün kitap da yazacağım.
-“İmkanlar
yeteneksizlerin koltuk değnekleridir” diye çok sevdiğim bir söz var. Bu sektör
de imkan ve yetenek dengesini nasıl görüyorsunuz?
Yeteneğin varsa bir yere
gelmemen mümkün değil. Yeteneğin az ama çalışkansan o hedefe yine ulaşırsın.
Sadece sana altın tepside sunulmuş imkanlarla bu sektördeysen çekirge bu! Bir
sıçrar, iki sıçrar.......
-Sitemiz medyaalemi.com hakkındaki
görüşlerinizi kısaca alabilirsem..
Medya sitelerini
mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Medya Alemi de o sitelerden biri.
Tabii bir çok sitede aynı haberleri, aynı cümlelerle, hatta aynı hatalarla
görüyoruz. Bu yüzden yazarlar daha da önem kazanıyor. Tercihinizi yazarlar
belirliyor. Medya Alemi'ne başarılı uzun yıllar diliyorum.