24 Kasım 2012 Cumartesi

Bir bilene sormuyorum "deneyimliyorum "

   
  Her gün farklı kimlikleri, sesleri, renkleri görünür kılan biriyim, bir makinist değilim...Estetik algılarım, duygularım var, o kameradan ayrı bir şeyim, etten kemiktenim...Haberi, meslektaşları değilim ama birçoğunun aksine size tek bir cümleyle özetleyebilirim...Ekrandan evinize konuk olanların, uzun mesai saatleri süresince tek arkadaşı belki de tek sırdaşıyım...
  
  Bu sözleri bir kameramandan henüz işitmiş değilim.Bunlar yalnızca işine tutkuyla bağlı olan bir kameramanın yorgun gözlerine baktığımda hissettiklerim...
 
  Radyo ve özellikle televizyon dünyası ıslak zeminde koşmaya çalışmak gibidir.Büyük bir özveriyle ve fedakarlıkla çalışmanız, küçük mutluluklarla yetinmeyi bilmeniz ,işin ön koşulu."Ne kestin koç ne yedin hiç" sözü sektörü birebir tanımlar aslında.Koştuğunuz kadar varsınızdır ama zemin ıslak olunca, kayması da kolay olur.Sürekli pişmek gerekir, "oldum" dediğiniz an bir de bakmışsınız ki maçı yedek kulübesinden izliyorsunuz.
 
  Haddim olmayarak, sektörde tutunabilmek isteyenlere gözlemlerimi aktarmak isterim ki kariyerini bu alanda düşünenlere bir faydam dokunsun.Zira ben çoğunluğun aksine kendi ipiyle kuyuya inenlerden, İstanbul'a pılını pırtını bile toplayamadan gelenlerdenim.

  Bayramı, seyranı unutun bir kere.Kısıtlı tatillerinizi ailenize, dostlarınıza ayırırken dinlenmeye fırsatınız çoğunlukla olmayacak.Beyaz camın büyüsüne, sunucunun radyodan gelen buğulu sesine kapılırken rasyonaliteden fazla uzaklaşmayın.Zira uzaklaşırsanız, ilk aşamada alıcağınız düşük ücretler sizi silkeler ve kendinize getirir.
 
  Prensiplerinize saygı duymayan iş arkadaşlarınızı ayırt etmeyi iyi bilin.Samimiyetiniz suistimal edilebilir, temkinli ve ölçülü olmaya özen gösterin.
  
 Gözlemlediğim bir diğer nokta,bu dünyanın kadınlarının birbirine karşı çok acımasız olduğudur.Fakat sizin yarışınız hemcinslerinizle değil kendinizle olsun.Farklılıklara, deneyimlere açık olun.Sizden olmayan kimlikler kullanmak yerine, kendinizi farklı kollardan beslemeye çalışın.

  Şimdilik aklıma düşenler bunlar.Siz gücünüzü iyi kullanın ve mutlu kalın.Gerisini  de yukarıya bırakın :) Dualarım sizinle, esenlikler diliyorum herkese !


 

16 Kasım 2012 Cuma

Dizi mağduru olmayanlar, olanlara anlatsın


At-Avrat-Silah Üçgeniyle İstikamet neresi olabilir ?

      Zamansız şarkıların mimari Erkin Koray'ın "Şaşkın" adlı parçasını hatırlarsınız. 
"Bir o yana bir bu yana yatma şaşkın" diye başlayan nakarat bu aralar sürekli dilimde.
Zira bu serzeniş günümüz televizyon dizilerine tam beden oturuyor.Benzer dinamikler bir sonraki hafta tekrar ediyorsa, bilin ki dizinin geçen hafta izlediğiniz bölümü reyting ölçümlerinde kayda değer bir orana sahip.
      Kar-zarar hesaplarının yoğunlukla yapıldığı sektörlerden biri muhakkak ki dizi dünyası.İşin bu tarafından bakıldığında senaristlerin, yapımcıların tutumu gayet rasyonel.Peki cesaretli ve belli bir oranda riskli denemeler yapılmazsa,bütün yollar kapalıyken, "at-avrat-silah" üçgeniyle istikamet neresi olabilir ?


Mimiksizseniz, mimiksizsiniz...

      
      Fonda gergin bir müzik, büyüyen göz bebekleri, spreyle sabitlenmiş olduğunu düşündüğüm dizi karakterleri..
      Bu sefer kayda değer bir mesaj iletilecek, süper gönderme olucak diye konuşmanın akıbetını bekleyen bendeniz...Reklam kuşaklarıyla beraber, 20 dakikalık mesai harcıyorum ve yine mağdurum ! Şöhretleri kendilerinden menkul kimi başroller, mimik tasarrufuna giderek bu haftayı da noktalıyor. Jenerik akıyor ve haftaya yeni mağdurlarla şimdilik hoşçakalın...


Naturellik sadece market reyonlarında aranmıyor...

      
       Sosyal medya kullanıcıları tarafından çoğunlukla övgü toplayan dizi senaryoları, karakterleri dahası tüm emekçilerini kapsayan ufak çaplı bir araştırmanın neticesinde, kendine varlık alanı bulan tek kavram " naturellik ". 
      Çirkin gözükmekten korkmayan genç yetenekler,  izleyiciyi mekanik algılardan kurtaran görüntü yönetmenleri, toplum mühendislerini, sosyologları sollayan senaristler....En nihayetinde ter boşuna akmamış dedirten başarılar, şevklendirici güdülerle taçlandırılıyorsa, "keyif" işte o an başlıyor.İzleyicide keyifli keyifli yeni bölümün ilk dakikalarında tv karşısında yerini almışsa oh ne ala !




                                                                                                                                           E.C