16 Mayıs 2012 Çarşamba

Türkçhe çhok şugar!!!

   Metroda ben yaşlarda iki kızın konuşmasına tanık oldum.Aralarına girip benimle de Türkçe konuşmak isterseniz her zaman hazırım demek isterdim.Yapamadım,fal taşı gibi açılan gözlerim kapanana kadar onlar çoktan inmişlerdi.Avm 'den ( alışveriş merkezi ) çıkan arkadaşlar , bir markanın kozmetik reyonundan aldıkları rimeli tartışmaktaydılar.Sonuçta onların dünyası " O kız varyaaa ", "Saçlarım nasııı olmuş" , 
" Keandisi kaybeder " 'den ibaretti,biliyorum.Benim takıldığım nokta bir rimelin iki Türk kız tarafından İngilizce betimlenmesiydi.Önce haklarını teslim etmek lazım, "the rimel " havaya savrulan el hareketleri ve ingilizceyle bütünleşince şahane bir tasvir ortaya çıktı.Fakat sonra yıllardır okullarda hocalarımızın ağızlarına pelesenk olan öğütlerini düşünmeye başladım;
"Bizler batılılaşmayı yanlıs anlıyoruz.Batının ilmini,bilimini,sanatını alalım,kendi kültürümüze uyarlayalım dedikçe,dilimiz giderek sahip çıkılamaz hale geldi." "Milli birlik ve beraberliği oluşturan başlıca unsur dildir ve diline sahip çıkamayan bir ulusun kısa ömürlü olması kaçınılmazdır." Belki kelimesi kelimesine aktaramadım fakat bu sözler etrafında şekillenen öğütlerdi bunlar. 
   Kızmamız,sorgulamamız belki de elimizden geldiğince ve dilimiz döndükçe çevremizi uyarıyor olmamız ve bu duruma dikkat çekmemiz lazım .Peki başrolü yine kim üstlenecek tabiki "sistem ".Evet, bu bir klişedir ve bütün yükü üzerimizden alarak hafiflememizi sağlar.Ama ne yazık ki şahit olduğum bu gibi durumlarda uyarılarım bumerang etkisine sahip.Eğitim sisteminde uygulanan yöntemler ve bu yöntemlerin öğrencilerin hazırladıkları projelerde , yazılı ve sözlü sınavlarda "iyi not" alabilmek için sürdürülebilir olması zorunluluğu başı çekiyor.Sonrasında ise özneye bunun iş hayatı için artı statü getireceğine dair özellikle özel sektörün verdiği mesaj, mesajı alan çalışanlarında yarı Türkçe yarı İngilizce kurduğu iletişim, bozuk sistemin kendi içinde süre gelen mükemmel uyumunu devam ettiriyor.
 Sizi bilemem ama ben eğreti bulmaya devam edeceğim ve ikazlarımı sürdürüceğim."Bye bye" demeden evvel, daha karizmatik görünme çabasıyla günlük konuşmalarında diller arası ikilemde kalanlar için unutulmamalıdır ki,bir dilin zengin olması sadece barındırdığı sözcük sayısıyla orantılı değildir.O dilin içine doğduğu kültür ile beraber, sahip olduğu anlam bütünlüğü ve süre gelen çağlarda dile eklenen farklı anlatım olanakları göz ardı edilemeyecek öğelerden bir diğeri olmalıdır.
      ve son olarak isterim ki siz boşlukları doldurun...

D L N E  S H P  Ç K !
                                        


  

1 yorum:

  1. Canım çok güzel ve keyifli bir yazı olmuş canım ellerine sağlık...

    YanıtlaSil